Kavramsal olarak sosyal girişimcilik ilk kez 1953'te yayımlanan H.Bowen'in "İşadamlarının Sosyal Sorumlulukları" (Social Responsibilities of the Businessman) adlı kitabında yer almıştır. Bowen işadamlarının, toplumun değer ve amaçlarıyla örtüşen sosyal sorumluluk faaliyetlerle ilgilenmelerini savunmuştur .
Öte yandan insanlık tarihi boyunca daima sosyal girişimci özelliklerine sahip kişiler yaşamıştır. Örneğin Florence Nightingale, 1800'lerde sağlık alanında bir devrim yaparak çağdaş hemşirelik sistemini kurmuştur. 1980 yılında Ashoka, sosyal girişimcilik kavramını tanımlamış ve bu yönde çalışmaya başlamıştır.
Girişimciliğin yalnızca ticari alanla sınırlandırıldığı, toplumun sosyal sorunlarına çözüm arayanlara ise hayalci denildiği bir dönemde sosyal girişimcilik, toplumların kalkınmasında önemli rol oynamıştır. Sosyal girişimciler yüzyılardır toplumların alışılagelmiş davranışlarını değiştirerek dönüşümlere yol açmışlardır. 1980 yılında Bill Drayton isimli bir Amerikalı bunu sosyal girişimcilik olarak tanımlamış ve bu sayede farkındalığı artırmıştır. Böylece kendinde bu potansiyeli gören kişilerin yolunu daha çabuk bulmasına ve işbirliği imkânlarının artmasına yol açmıştır. 1
Sosyal girişimcilik (social enterprise veya non-profit ventures) temelde kar-amacı gütmeyen kurumların misyonlarına verdikleri önem kadar, uzun vade de başarılarını sürdürebilmeleri, daha fazla kitlelere hayır sağlayabilmeleri için finansmanlarına da dikkat etmelerini gerektiğini savunur.2
AB tanımlamasına göre de "Sosyal Girişimcilik" veya "Kurumsal Sosyal Sorumluluk" şu şekilde ifade edilmektedir:
"Sosyal girişimcilik; şirketlerin gönüllü olarak toplumsal ve çevresel konuları, operasyonlarıyla ve paydaşlarıyla olan etkileşimleriyle bütünleştirmeleridir."
Yine bir başka tanıma göre ise sosyal girişimcilik kavramı; "herhangi bir organizasyonun hem iç, hem de dış çevresindeki tüm paydaşlara karşı "etik" ve "sorumlu" davranması, bu yönde kararlar alması ve uygulaması"nı ifade etmektedir. (Aktan ve Börü, 2007)
Sosyal girişimcilik döneminin temelinde; sanayileşmenin kendi sorunlarını doğurmaya başladığı ilk yıllarından günümüze kadar hızla artan çevresel, sosyal, ekonomik, kültürel hatta siyasi sorunlar karşısında, resmi örgüt ve devletlerin yanı sıra elinde bu sorunlarla baş edebilecek beşeri ve ekonomik kaynaklan barındıran işletmeler ve Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK'ların) bu rolü devletle paylaşmaları yatmaktadır. İşletmeler, böylece bu dönemde önceki dönemlerdeki sınırlı sorumluluklarını; öncelikle tüm toplumu, daha sonra da tüm dünyayı kapsayacak, toplumsal ve küresel gelişmeyi göz önünde bulunduracak şekilde genişletmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla bu dönemin en temel özelliği, işletmelerin sorumluluklarının boyutlarının değişmesi ve genişlemesidir.3
Küreselleşmenin yol açtığı sosyal sorunlara duyarlılığın artması üzerine Birleşmiş Milletler 2000 yılında; işletmeleri, Sivil Toplum Kuruluşları'nı ve ajansları kapsayan ve 10 ilkeden oluşan"Küresel İlkeler Sözleşmesi"ni kabul etmiştir.
Günümüzde sosyal girişimcilik uygulamalarının, işletmelere sağladığı faydalar incelendiğinde; sosyal kimlik oluşturma, rekabet üstünlüğü elde etme, şirket bağlılığı yaratma, itibar sağlama ve markalaşma konularının başta geldiği görülmektedir. 4
Özetle sosyal girişimcilik:
İşletmelerin gücünü sorumlulukla dengeler.
Satışlarda, pazar payında ve karlılıkta sürekli artış sağlar.
İşletmenin toplumsal imajını yükseltir.
Nitelikli çalışanları çekme ve elde tutma olanağı sağlar.
İşletmeye yatırımcılar ve mali analiz uzmanlarının sempatisini ve ilgisini artırır.
Sosyal girişimcilikte gönüllülük esastır. Bu özelliğinden dolayı da, işletmeleri olduğu kadar Sivil Toplum Kuruluşları'nı da içine almaktadır. Dünyada ve daha yakın bir zamanda olmak üzere Türkiye'de bugün sosyal girişimcilik alanında önemli projelere imza atan işletmelerin ve Sivil Toplum Kuruluşları'nın sayısı giderek artmaktadır. 5
SOSYAL GİRİŞİMCİ KİMDİR?
“İnanırsan yapabilirsin” sözü gerçekten de herkes için geçerlidir. Yapılan işlerin kapasitesi değişebilir ama herkesin toplumsal sorumlulukta üstlenebileceği ve başarabileceği işler olduğu da bir gerçektir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, toplumun yapısına özgü ve halkı kavrayabilecek yenilikçi çözümler üretebilmek gerektiğidir ki bunun için de ileri görüşlü olmak gerekir. Bir sosyal girişimci, toplumun karmaşık sorunlarına çözümler üretir. Çözüm üretirken de daima olaylara olumlu yaklaşır. Eleştirdiği her şeyin bir gün bir şekilde çözülebileceğine inanır. Girişimci, genel anlamda, üretim için gerekli kaynakları bir araya getiren kişidir. Girişimcilik de, girişimcilerin risk alma, fırsatları kovalama, hayata geçirme ve yenilik yapma süreçlerinin bütünüdür. Bu yüzdendir ki hem şirket kurma süreci hem de yenilikler yapma süreci girişimcilik kapsamındadır. Sosyal girişimcinin görevi, toplumda yaşanan bir sorun olduğunda, bunu fark ederek gerekli çözümleri üretmektir. Sosyal girişimci neyin yolunda gitmediğini bulur, toplumu yeni sıçramalara ikna eder ve sistemi değiştirerek sorunun ortadan kalkmasını sağlar. Sosyal girişimciler yalnızca balık vermek ya da balık tutmayı öğretmekle yetinmez, balık endüstrisinde bir devrim yaratana dek dinlenmeksizin çalışırlar. Geniş çerçeveli sosyal problemleri teşhis etmek ve çözmek için bir sosyal girişimciye gereksinim duyulur, çünkü bir sosyal girişimci, tüm sistem dönüşene dek yılmadan çalışmayı sürdürebilecek vizyon ve kararlılığa sahiptir. Sosyal girişimci, tıpkı özel sektör girişimcilerinde olduğu gibi risk alarak toplumsal alanda yenilik yapan kişidir. Fırsat yaratır, risk alarak fikrini gerçekleştirmeye çalışır. Hedefi, toplumsal sorunların toplumla uyuşan, yeni, özgün yollarla çözümlenmesidir. Çünkü ticari girişimci başarılı olamadığında kendisi ve yakın çevresi zarar görür, ama sosyal girişimci yanlış yaptığında toplum zarar görebilir.Yaşadığı toplumda ortaya çıkan sosyal aksaklıkları fark ederek o güne kadar akla gelmeyen ya da cesaret edilmeyen bir yaklaşımla sorunların üzerine giden; yaratıcı, ısrarcı, duyarlı, gerçekçi tavırları ile fark yaratan ve toplumun güvenini kazanan kişidir. Sosyal girişimci bunu yaparken:
> Bir sorunu tespit eder,
> Yeni bir proje üretir,
> Yeni bir yöntem geliştirir,
> Yeni bir kaynak oluşturur,
> Kendinden sonra projenin sürdürülebilmesi için yöntem bulur.
Sosyal girişimciler, ticari girişimcilerin de sahip olduğu vizyon, yaratıcılık ve olağanüstü kararlılık gibi özellikleriyle, yaşamlarını toplumsal sorunlara yeni çözümler üretmeye adamış olan kişilerdir. Her kültürde bulunan bu özgün bireyler kendi alanlarında (çevre, eğitim, sağlık, insan hakları, toplumsal gelişme), bir sonraki adımı öngörebilirler ve bu öngörü toplumun benimsediği bir oluşum hâline gelinceye kadar da yılmadan projeyi takip ederler. 6
Yaşadığı toplumda ortaya çıkan sosyal aksaklıkları fark ederek o güne kadar akla gelmeyen ya da cesaret edilmeyen bir yaklaşımla sorunların üzerine giden; yaratıcı, ısrarcı, duyarlı, gerçekçi tavırları ile fark yaratan ve toplumun güvenini kazanan kişidir, sosyal girişimci. Yaratıcı, içinde bulunduğu fırsatları değerlendiren, vazgeçmeyen, dünyayı daha iyi bir yer yapmayı amaçlayan kişidir. İş dünyasının girişimcileri için ekonomi neyse, sosyal girişimciler için de sosyal değişim odur. David Bornstein, Dünya Nasıl Değiştirilir adlı kitabında, bu kişilerin mevcut durumu sorgulayan, yeni fırsatlar keşfeden, asla vazgeçmeyen, daha iyi olması için dünyayı yeniden yapmaya çalışan yaratıcı ve öncü bireyler olduğunu yazıyor. 7
Sosyal ortaklık (social alliance) ise sosyal fayda sağlamak için özellikle özel sektörle kar-gütmeyen üçüncü sektör arasında kurulan işbirliği sürecidir. Bu işbirliği özel sektör kar-amaçlı şirkete yeni bilgi sağlayabilir, yeni pazarlar yaratabilir; şirket içi çalışanın güvenini, tüketici sadakatini, ve sosyal sorumluluk projelerinde verimliliği artırabilir; şirket imajını güçlendirebilir. Kar-gütmeyen sivil toplum kurumuna da misyonuna uygun ek gönüllü insan ve maddi kaynaklar yaratabilir; tanıtım faaliyetlerini artırabilir; daha profesyonel yönetime sahip olabilir, ve neticede etkili sosyal girişimci konumuna gelebilir…8
Sosyal girişimci olarak toplumsal sorunlara çözüm arayanların dikkat etmeleri gereken bazı ortak özellikler var: (1) Projelerin gerçek bir ihtiyaca cevap vermesi; (2) Bu amaçla kurulan kurumun güvenilir ve etkin bir yönetim kadrosu tarafından yönetilmesi; (3) İyi bir model oluşturulduğunda ekonomik olarak çoğaltılma fırsatının olması; (4) Projenin dönemsel masraflarını karşılayacak gelir kaynaklarına sahip olması; (5) Proje sonuçlarının ve faydalarının düzenli olarak ölçülerek şeffaflıkla paylaşılması.
Sosyal girişimcilerin dikkat etmeleri gereken bir başka kavram da “verimlilik”. Yakın geçmişe kadar bizim için verimlilik bir “iş” kavramıydı, “ticari” bir kavramdı. Toplum yararına bir iş yapmak söz konusu olduğunda “iyi niyet”, “özveri” gibi sübjektif güdüler yeterli görülürdü. Bir parçası olduğumuz Doğu kültürü de, “yüksek değerler” arasında saymadığı “ticari” kavramlarla düşünmeye de elvermiyordu. Verimlilik, verim almak, “kâr”la ilintili bir olgu olarak görülüyordu. Oysa artık biliyoruz ki, verimlilik, yalnızca ticari kuruluşlar için değil, bir işlev yerine getirmesi söz konusu olan her türlü kuruluş için geçerlidir.
Son olarak, iş hayatında olduğu gibi gönüllü kuruluşlarda da yeni fikirlerin test edilmesinde riskten korkmak, yaratıcılığı sınırlandırır. Bu konudaki anlayışımızı değiştirmek, denenmemişi denemek sosyal konularda önemli atılımların başlangıcı olabilir.
Özetle, toplumsal gelişme iş dünyasında olduğu kadar, gönüllü kuruluşlarda da iyi yönetim, yenilikçilik ve yaratıcılıkla sağlanır.9
SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİN HAYIRSEVERLİK VE BAĞIŞ GİBİ KAVRAMLARLA İLİŞKİSİ
Sosyal girişimciliğin felsefesinin temelinde hayırseverlik yatar. Hayırseverlik, iyilikseverlik, yardımseverlik kavramları yardıma muhtaç insanların, toplumların sorunlarına (kendince) çözümler sunmaya çabalamak ve tüm bu sorunlara karşı olumlu manada tavır almaktır.
Hayırseverler, bağışta bulundukları yoksul ailelerde kuşkusuz geçici bir soluklanma sağlarlar; karşılığında da hayır dualarını alırlar, kendileri de vicdanlarını rahatlatırlar. Bir kuruma bağışta bulunduklarında, mesela bir okul yaptırdıklarında da kuşkusuz toplumun bir ihtiyacını giderirler, ama karşılığında da genellikle adlarını yazdırarak “ölümsüzleşirler”; kendilerini de tatmin etmiş olurlar.
Bugün geldiğimiz noktada, kendi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kalan paranın bir bölümünü ihtiyacı olanlara bağışlayan hayırseverlerin de durup düşünmeleri gerektiği kanısındayım. Her şeyin baş döndürücü hızla değiştiği günümüz dünyasında, bağış yapmanın ötesinde daha kalıcı yararlar sağlamanın yeni yolları var. Mesela sadece Türkiye’de değil, dünyada da yeni sayılabilecek bir kavram olan sosyal girişimcilik.
Sosyal girişimci, bol bağış yapan girişimci değildir! Kimilerinin sandığının aksine kokteyllere, davetlere katılan girişimci hiç değildir!
Sosyal girişimciliğin, sosyal sorumluluktan da çok temel bir farkı vardır. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde şirketlerin birinci hedefi topluma yarar sağlamak değil, toplumun bir ihtiyacına cevap vererek imajlarını düzeltmek, satışlarını arttırmaktır. Yani işin ağır basan yönü reklamdır.
Sosyal girişimcilikte ise yoksulluğun yaygın olduğu bir yörede, en çok sosyal fayda nerede sağlanabilirse, küçük bir sermayeyle o potansiyeli ortaya çıkararak yoksul kesime iş, aş ve/veya sosyal fayda sağlamak esastır.
Hayırsever, mevcut yapıyı kırmaya teşebbüs etmez; toplumun yoksul ve dışlanmış kesimine kalıcı yarar sağlaması da genelde söz konusu değildir. Piyasalar kullanılmadığı için, hayırseverliğin ekonomik mantığı da yoktur.
Hayırseverliğin aksine sosyal girişimcilikte para, en önemli kaldıraç da değildir. Önemli olan yüreğinizi, o güne kadarki deneyiminizi ve becerilerinizi ortaya koyarak yoksul kesime, çevreye, topluma kalıcı bir yarar sağlamaktır.10
Sosyal girişimciliğin en sık karıştırıldığı konu hayırseverlik ve sosyal sorumluluk. Evet, sosyal girşimcilik genellikle kar amacı gütmeyen, yardım amaçlı yapılan bir uygulamadır ama hayırseverliğin aksine ekonomik ve sosyal düzene meydan okur ve hedefi bunu değiştirmektir. Yani, sosyal hayırsever değildir, isyankardır ama çözüm üreten alternatifler geliştirir.
‘Sosyal girişimci kim değildir’ sorusuna bir örnekle cevap verelim;
John Smith işadamı olarak oldukça başarılı bir kariyere, fark edilir derecede zenginliğe ve yaşamasına yetecek olan miktarın çok üstüne bir birikime sahiptir. Toplumda daha az ayrıcalıklı olanlara yardım etmeye karar verir. Çocuklar için erken eğitimi destekleyen ve yoksul ülkelere hastane yapmak amaçlı bir vakıf kurmak ister. John bir toplumsal girişimci değildir. Sadece yardım yapan bir hayırseverdir.
Sosyal girişimciliği en iyi açıklayan örneklerden biri de Cristobal Colon’un hikayesi. “Colon, İspanya’da psikiyatri okumuş ve en son akli dengesi bozulan hastalarla çalıştı. Ancak hastaları meşgul etmek için hazırlanan ve terapi adı altında geçen yararsız uygulamalardan yıldı ve insanların satın almak isteyeceği şeyler üreten gerçek bir şirkette gerçek bir iş sahibi olarak çalışırlarsa hayatlarının bir anlam ve değer kazanacağını düşündü. 1982′de Cataluna’da yaşayan ve ineklerden anlayan biri olarak mandıra işine girdi. Şimdi ise Nestle ve Danone’den sonra La Fageda İspanya’daki en büyük üçüncü pazar payına sahip yoğurt şirketine sahip. Burada çalışanlar akli dengesi bozuk kişiler,yıllık ciroları ise 6.3 milyon euro.
Türkiye’nin Farouk Jiwa, Cristobal Colon gibi ‘girişimcilere’ ihtiyacı var.11
SOSYAL GİRİŞİMCİLİK TÜRKİYE VE DÜNYA ÖRNEKLERİ
SOSYAL GİRİŞİMCİLİK TÜRKİYE ÖRNEKLERİ
Üç kitaba Ata Demirer bileti verip iki günde 5 bin kitap topladı.
Üniversite öğrencisi Harun Şahin, memleketi Kahramanmaraş'ın Ekinözü ilçesindeki kütüphane için iki günde 5 bin kitap topladı. Şahin, yardım toplamak için ilginç bir yol izledi.
Okulunda ücretsiz gösteri yapması için ünlü komedyen Ata Demirer'i ikna etmeyi başaran Şahin ve arkadaşları, gösteri ücretini 'üç kitap' olarak belirledi. Harun Şahin'e üç kitap getiren bir gösteri bileti aldı; böylece iki gün içinde 5 bin kitap toplandı.
Geçtiğimiz günlerde Doğu bölgelerini etkisi altına alan sel felaketi, Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi son sınıf öğrencisi Harun Şahin'in memleketi olan Kahramanmaraş'ın Ekinözü ilçesini de sarstı. Memleketindeki ihtiyaç sahiplerine yardım toplamak için kolları sıvayan Şahin, ilçede bulunan kütüphaneyi de unutmadı. Şahin, 'Hiç denecek kadar az kitabı var.' dediği Abdurrahim Karakoç Kütüphanesi'ne yardım toplamak için Ata Demirer'le bir gösteri yapmak üzere anlaştı. Biletler üçer kitap karşılığında satılacak, ünlü sanatçı ise ücret almayacaktı.
Öğrencilerin kitap kampanyasına ilgisini artırmak için bu yolu denediğini söyleyen Şahin, "On yıllık olmasına rağmen hiç denecek kadar az kitaba sahip olan Abdurrahim Karakoç Kütüphanesi için kampanya başlattık. Bunun için aklıma kitap karşılığında ünlü birini öğrenci arkadaşların karşısına çıkarmak geldi." diyor. Şahin, düşüncesini önce Ata Demirer'le paylaşmış. Ünlü şovmen, projeyi tereddüt etmeden sahiplenmiş ve ücretsiz gösteri yapmayı kabul etmiş. Kocaeli Üniversitesi'nde okuyan öğrenciler de Şahin'in bu ilginç kampanyasına yoğun ilgi göstermiş. Sonuçta iki gün içerisinde 5 bin kitap toplanmış. Bin 500 kişilik salonun dolduğunu söyleyen Tasarım Fakültesi öğrencisi Şahin, "Daha da çok talep var. Üniversitemiz ve öğrenci arkadaşlar kampanyaya olağanüstü ilgi gösterdi. Bize destek veren Ata Demirer'e şükranlarımızı sunuyoruz." şeklinde konuşuyor. Kampanyayı 40 kişilik arkadaş grubuyla birlikte yürüttüklerini belirten Şahin, "Hayatın neresinde ve hangi şekilde olursa olsun, herkesin doğduğu topraklara ve oradaki insanlara borcu vardır." diyor.
Üniversite öğrencileri köye kütüphane kurdu.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği 4. sınıf ikinci öğretim öğrencileri, staj için gittikleri Demirci'nin Çataloluk köyündeki ilköğretim okuluna harçlıklarından biriktirdikleri paralarla ve başlattıkları kitap kampanyasıyla bir kütüphane kazandırdı.
Daha önce kitaplığı bulunmayan Çataloluk İlköğretim Okulu, öğrencilerin duyarlılığı sayesinde Türk ve dünya klasiklerinden oluşan bir kütüphaneye sahip oldu. Öğrencilerin bu davranışını takdir ve heyecanla karşıladıklarını belirten okul müdiresi Esma Daşar, "Üniversite öğrencilerinin kendi harçlıklarından kısıp staj öğrenimini görmek için gittikleri bir okula kitap almaları, bununla da yetinmeyip 600 YTL değerinde giyim yardımında bulunmaları ancak öğretmenlik mesleğinin duyarlılığı ve hassasiyetiyle açıklanabilir. Üniversite öğrencilerinin bu davranışı bizi ve velileri oldukça duygulandırdı." dedi. 12
Konuşma Odaları
Mikado ekibi tarafından anlaşmalı eğitim kurumlarının öğrencileri ve profesyoneller için geliştirilen konuşma odaları, ilgi alanlarına göre gençleri ilgili mesleklerde çalışan şirket çalışanlarıyla ya da konularında uzman ve toplumda yer edinmiş mentorlarla 1saatliğine internet ortamında buluşturmaktadır.Bu modül, meslek sahibi olmuş kişilerin, üniversite öğrencilerine kariyer planlamalarında destek olmak amacıyla, konuşma odalarında sağladıkları yazılı mentorluk hizmetidir.
Mikado, eğitim kurumları ve gençlik alanında çalışan sivil toplum kuruluşları ile işbirlikleri gerçekleştirir.
Anlaşmalı eğitim kurumlarının öğrencisi ya da anlaşmalı STK’ların gönüllüsü olan gençler; proje destekçisi olan şirketlerin çalışanları ya da bağımsız mentorlarla eşleştirilir. Bu eşleştirme, öğrenci ve mentora sistem tarafından gönderilen ve içerisinde görüşmenin saati, tarihi, görüşme yapılacak mentor/öğrenci bilgisi ve şifreyi barındıran bir e-mail aracılığıyla bildirilir.
Doğru eşleşmeleri gerçekleştiren Mikado, öğrenci ve şirket çalışanını belirlenen gün ve saatte, kendilerine verilen özel şifreleri kullanarak kendilerine özel olarak açılmış konuşma odasında 1 saatliğine buluşturur. Kurulan ilişki istenirse daha uzun süreli olabilir. Proje ile gençler kendi rahat ortamlarında sormak istedikleri soruları sorabilir ve başka türlü elde edilmesi çok güç olan bilgilere ulaşırlar.
Konuşmalar Mikado ekibi tarafından izlenir, arşivlenir, 2 konuşmacıya da otomatik olarak gönderilir ve değerlendirme raporları oluşturulur.13
Berna Yağcı / İpek Yolu kadın Kooperatifi
19 yaşından bu yana, yaşadığı kentin sorunlarıyla mücadele eden Berna Yağcı, dar gelirli mahallelerde kurduğu toplum merkezleriyle kadınların kendi sorunlarına sahip çıkmalarına öncülük ediyor. Genç yaşına rağmen yaşıtları gibi büyük şehirlere göç etmek yerine Mardin’in ataerkil ve kapalı toplumsal yapısıyla mücadele eden ve yaşadığı bölgedeki kadınların kendi geleceklerinde söz sahibi olmalarına destek olan Berna, aynı zamanda da farklı etnik ve dini kökenlerden gelen Türk, Arap, Kürt ve Süryani kadınları bir araya getiriyor. Mardin’in iki mahallesinde kurduğu merkezlerde, çocuklara okul öncesi eğitim olanakları sağlıyor, gönüllüler sayesinde kadınların temel eğitim aldığı, mesleki bilgi ve beceri kazandıkları, böylelikle gelir getirici faaliyetlere yönelerek ekonomik bağımsızlıklarını kazandıkları bir ortam yaratıyor. Bunun yanı sıra 2003 yılında kurduğu İpek Yolu Kadın Kooperatifi çatısı altında 30 kadar kadını bir araya getirerek oluşturduğu bir atölyede sabun üretimi yapıyor.
Egemen Yilgür / www.cingeneyiz.org
Dezavantajlı gruplar ve özel olarak marjinal yoksullukla ilgilenen Egemen Yılgür, Romanlar, abdallar, elekçiler gibi göçebe zanaatçı toplulukların; kendini ifade, özgüven ve büyük toplumla sağlıklı zeminlerde empatik karşılaşma olanaklarından yoksun olduğu gözleminden hareketle bunu olanaklı kılabilecek zeminlerin oluşturulması için çalışıyor. 2006’da Kültürel Araştırmalar ve Kültürel Ayrımcılıkla Mücadele Derneği Enstitüsü’nün kurucu üyeleri arasında yer alan Yılgür; www.cingeneyiz.org adlı internet portalı aracılığıyla Romanlara özgüven sorununu aşabilecek şekilde kendini ifade olanağı sunarken; diğer taraftan mevcut önyargıların aşılmasını mümkün kılacak bir platform oluşturmayı amaçlıyor.
Ercan Tutal / Alternatif Yaşam Derneği www.alternativecamp.org – www.ayder.org.tr
Engellilerin sosyal yaşama tam ve eşit katılımını olanaklı kılan, uygunluk ve ulaşılabilirlik standartlarında öncü ve önder bir kuruluş olan Alternative Camp’ı kuran Ercan Tutal, kuruluşundan bu yana sosyal dezavantajlı gruplara ve bireylere tamamen gönüllülük temelli hizmetler sunan Alternative Camp’ın gönüllüleri ve katılımcıları Türkiye’den olduğu kadar dünyanın birçok ülkelesinden geliyor. Tutal daha sonra sosyal yaşamın dışında tutulanlara “engelsiz toplumsal yaşam” sunabilmek için alternatif ve yenilikçi projeler üretip uygulayan Alternatif Yaşam Derneği’ni de (AYDER) kurdu.
Nejat Ünlü / Pozitif Yaşam Derneği - www.pozitifyasam.org
Öğrencilik yıllarından bu yana her türlü ayrımcılığa karşı mücadele eden Nejat Ünlü, HIV ile yaşayan kişiler arasında bir iletişim ağı kurarak tedavilerini kolaylaştırmaya çalışıyor. HIV hakkında bilincin arttırılması, HIV’le yaşayanlara yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesini amaçlayan Nejat, devletin sağlık politikaları ve uygulamalarında iyileşmelerin sağlanmasına yönelik savunuculuk faaliyetleri gerçekleştiriyor. Kurulmasına öncülük ettiği Pozitif Yaşam Derneği aracılığıyla, HIV’le yaşayanlar kadar nların ailelerini ve konuyla ilgili gönüllü sağlık görevlilerini de araya getirerek birbirlerine destek olmalarını ve dayanışmalarını sağlıyor. Dernek çatısı altında kurduğu ve Türkiye’nin ilk ve kapsamlı destek merkezi olan Pozitif Yaşam Destek Merkezi, HIV’le yaşayanlara tıbbi, psikolojik, hukuki ve beslenmeyle ilgili danışmanlık hizmetleri sunuyor. Nejat, HIV ile yaşayanların ve yakınlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan güçlenmelerini sağlamanın yanı sıra yaşadıkları hak mahrumiyetlerinde de savunuculuk görevini üstleniyor.
Zeynep Uluer / Özel Sektör Gönüllüleri Derneği – www.osgd.org.tr
Zeynep Uluer, özel sektörde çalışan, iyi eğitim görmüş, donanımlı çalışanların sosyal sorumluk alarak kendi ülkeleri için gönüllü olarak görev almalarının gerekli olduğunu düşünüp, ilk etapta kendisi olmak üzere Citibank’ta çalışmalara başladı. Daha sonra çevresini işe katarak daha yaygın çalışmalar yaptı. Uluer, şirket gönüllülüğünü geliştirerek sivil toplumu desteklemek için iş dünyasi ve sivil örgütlenmelerin bir arada çalışabileceği bir zemin oluşturuyor.
Nasuh Mahruki / AKUT – www.akut.org.tr
Profesyonel bir dağcı olarak doğa koşullarında ve doğal afetlerde arama ve kurtarma çalışmalarına ilgi duyan Nasuh Mahruki, ülke içinde ve dışında gerçekleşen doğal afetlere karşı liderliğini yaptığı, Türkiye’nin 10 farklı bölgesinde konuşlanmış gönüllü ekipleriyle çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Kriz öncesi süreçlerde; risk yönetimi temalı eğitim ve hazırlık çalışmaları ve tatbikatlarla her seviyede bilgi paylaşımı gerçekleştirilirken, kriz dönemlerinde de etkin, hızlı ve doğru müdahalelerle insanların yaşamlarını kurtarma görevi yerine getiriliyor.
Arzum Meleksoy / www.alisbagis.com.tr
Türkiye’de yurttaş sektörünün gelişimine oldukça yenilikçi bir çözümle katkıda bulunan Arzum Meleksoy, www.alisbagis.com.tr sitesiyle toplumsal projeler hakkında kamuoyunu bilgilendiriyor ve ticari kuruluşlarla yurttaşlar arasında köprü kurarak bu toplumsal projelere finansal kaynak yaratıyor. www.alisbagis.com.tr aracılığıyla, Internet kullanıcıları, hiç para harcamadan sadece sanal alıveriş sitelerine bu site üzerinden bağlantı kurarak veya elektronik tebrik kartı gönderirken aynı sitede yer alan ilgili adreslere tıklayarak, Türkiye’nin önde gelen yurttaş sektörü kuruluşlarınca gerçekleştirilen proje ve çalışmalara maddi destek verebiliyor.
Prof. Dr. Mustafa Sarı / Doğa Gözcüleri Derneği – www.dogagozculeri.org
Mustafa Sarı, dünyanın en büyük soda gölü olan Van Gölü'nün tuzlu-sodalı sularında yaşamaya alışmış inci kefalının korunarak kullanılması yönünde çaba harcıyor. Bir taraftan balığın korunması için yasal değişikliklerin yapılması sağlanırken, bir taraftan balığın üreme göçü esnasında avcılık yapan köylüler yeni geliştirilen bir katılımcılık yöntemi ile ikna ediliyor. Yerel halkın sosyal, kültürel ve ekonomik yapısıyla uyumlu alternatif geçim kaynakları geliştirilerek, bunlar köylerde tanıtılıyor. Sürdürülebilir balıkçılık yönetimi için balıkçılar, çiftçiler, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, korumayı sağlayan güvenlik birimleri bu çalışmalara etkin olarak katılıyor. Mustafa Sarı önderliğinde yürütülen bu sosyal girişimcilik sonucunda, inci kefalının nesli tükenme tehdidinden kurtuldu, balıkçı köylerinin neredeyse tamamı koruma çalışmalarına katkı sağlar hale geldi. Balıktan sağlanan gelir 3.5 milyon USD'dan 8 milyon USD'a yükseldi. Balıkçı köylerinde kızların okullaşma oranı arttı, bebek ölüm oranları düştü.
Nazmi Ilıcalı, Daphan / Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği – www.dogutarim.org
Nazmi Ilıcalı, tarımın sorunlarının çözülmesi için mutlaka örgütlenmek gerektiğine inandığı için Erzurum'da Daphan Ovası Sözleşmeli Organik Tarım Projesi'ni başlattı. Kısa bir sürede, Doğu Anadolu Bölgesi’nin gelişmesinde önemli rol oynayan Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği’ni (DATÜB) kurdu ve Genel Başkanı oldu. Bu birlik aracılığıyla, 3 yılda 12 ilden 3 bin çiftçiyi tek çatı altında topladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2005'te hazırladığı İstanbul'a Göçü Önleme Projesi çerçevesinde imzalanan bir protokolle bölgede üretilen organik buğdayları İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Halk Ekmek Fabrikası'na satan birlik, yılda 10 bin ton organik buğday üretimi yapılmasını sağladı.
Yasemin Ute Kılıç / Ekolojik Tarım
Almanya’da ekolojik tarım eğitimi alan Yasemin Ute Kılıç son 10 yıldır Eğirdir ilçesinin küçük bir köyünde, hem yörenin elmasını hem de içme suyu kalitesine sahip gölünü ekolojik tarıma kazandırdı. Yasemin burada örnek bir bahçe kurarak ve bölgedeki çiftçilere örnek çalışmalar yaparak işe başladı. Başta elma olmak üzere yeni, hastalıklara dayanıklı meyve çeşitlerini tanıtıp, ekolojik fidanları, gübre ve ilaçları temin ederek, danışmanlık ve pazarlama yoluyla ekolojik meyveciliği Eğirdir bölgesinden başlayarak bütün ülkede yaygınlaştırmaya çalışıyor. Amacı, kırsal kalkınma, çevre dostu tarım ile sürdürülebilirlik sağlamak, sağlıklı gıda sunmak.
Yusuf Kulca / Umut Çocukları Derneği – www.umutcocuklari.org.tr
Yusuf Kulca'nın yaklaşık yirmi yıl önce başlattığı sokak çocuklarıyla ilgili öncü çalışmaları sonucunda, bugün çocukların kalabilecekleri bir yer, yiyebilecekleri yemek ve -eğer aileleri varsa- onlara dönebilmeleri için danışmanlık hizmeti alma imkanları, iş olanakları var. Sokak çocukları ile ilgili çalışmaları özellikle son yıllarda tüm Türkiye genelinde örnek alınan Yusuf Kulca, artık hem kamu hem de sivil kuruluşlara danışmanlık yaparak yeni çalışma alternatiflerinin oluşmasında aktif rol oynuyor.
Halime Güner / Uçan Süpürge www.ucansupurge.org
1996 yılında Uçan Süpürge’yi kuran Güner, 2002 yılında Yerel Kadın Muhabirler Ağı projesini hayata geçirdi. Türkiye genelinde tek tek illerden baslayarak kadın gündeminin ‘görünür’ kılınmasına, kadın muhabirler yetiştirerek toplumsal cinsiyete duyarlı haberlerin üretilmesine büyük katkı sağladı.
Senem Gül / İlk Adım Kadın Kooperatifi
Senem Gül, İstanbul Nurtepe’de yaşayan kadınlarla birlikte kurduğu İlk Adım Kadın Kooperatifi ile yaşadığı bölgenin sorunlarına çözüm arıyor. Yeni bir kadın liderliği formunu oluşturan Gül, farklı etnik kökenlerden ve siyasi fikirlerden gelen kadınları aynı çatının altında topluyor. Yoksul ve şiddet ortamının yoğun olduğu bir mahallede, mahalle sakinlerini de örgütleyerek yoksullukla mücadele ediyor. Kadınlar için kollektif iş imkanları yaratıyor. Bu faaliyetlerden sağlanan gelirlerin önemli bir bölümü, kadın ve çocuk eğitimleri için harcanıyor.
Korhan Gümüş / İnsan Yerleşimleri Derneği
Korhan Gümüş, yerel yönetimlerde tüm tarafların karar süreçlerine dahil olduğu katılımcı bir modelin yaratılması konusu ile ilgeleniyor. Gümüş, bu ana amacın bir alt kolu olarak büyük deprem riski altındaki İstanbul'da önlemler alınması için yerel halkı, yerel yönetimleri ve konunun uzmanlarını bir araya getiren risk azaltma atölyeleri düzenlemiş ve yerel eylem planlarının hazırlanması konusunda bir model ortaya koymuştur. Bu şekilde meselenin muhatabı kişiler deprem risklerini azaltmak için üzerlerine düşen sorumlulukların farkına varıyor ve sorumlulukları yerine getirmek için gerekli desteği alabiliyor. Aynı şekilde kentsel alanda başarılı yönetim pratikleri oluşturulması için İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti, UNESCO Dünya Kültür Mirası gibi konularda yerel ve uluslararası ortaklık platformlarının oluşturulması için çalışıyor.
M. Tahir Dadak / Kalkınma Merkezi – www.kalkinmamerkezi.org
2004 yılında Diyarbakır ilinde bölgeyi de kapsayacak kırsal ve kentsel kalkınma ile ilgili konularda çalışmalarda bulunmak üzere yerel, farklı meslek gruplardan oluşan bir ekiple Kalkınma Merkezi Kooperatifi’ni kurdu. Kooperatif; araştırmalar, yoksullukla mücadele programları ve kapasite geliştirme çalışmalarına ilişkin planlama ve uygulamalarda bulunuyor.
Selma Demirelli
Kendisi de bir depremzede olan Selma Demirelli, Düzce’de yaşayan depremzede kadınları bir araya getirerek ekonomik ve barınmayla ilgili sorunlarına çözüm üretiyor. Türkiye’de bir ilk olan kadın yapı kooperatifinin kuruluşuna öncülük eden Selma, 1999’da arka arkaya gerçekleşen iki depremden sonra yaşadığı Düzce’de arama kurtarma ve insani yardım faaliyetlerinde etkin görev aldı. Bu süre içerisinde kadın ve çocukların bu felaketten daha fazla etkilendiğine tanıklık etti ve depremzede kadınlara yönelik projeler geliştimeye başladı. 2002 yılında kurduğu Nilüfer Kadın Kooperatifi aracılığıyla kadın girişimciliğini destekleyerek, kadınların iş kurmalarını ve gelir getirici faaliyetlerde bulunmalarını sağladı. Ancak çalışmaları sırasında kadınların en ciddi sorununun, deprem sonrasında yaşadıkları barınma sorunu olduğunu gördü ve Türkiye’nin ilk kadın yapı kooperatifinin kurulmasına öncülük yaptı. Resmi kuruluşlar ile yaptıkları temaslar sonucunda devlete ait bir araziyi, kendi oluşturdukları bir tasarruf fonunda biriktirdikleri parayla satın alan kadınlar, 48 konuttan oluşan inşaatın tüm sürecinde yer alıyorlar.
Dr. Nevin Eracar / Otistikler Derneği
Psikolog Nevin Eracar, toplum tarafından dışlanan zihinsel engelli çocukları yeni bir entegrasyon yöntemiyle eğiten ilk kişi oldu. Farklı doğan ve farklı hareket eden insanlarla bir arada yaşamanın yollarını topluma gösteren bu yaklaşımı uygulayarak sistematik bir değişim yarattı. "Farklılıklar ile birlikte yaşamayı öğrenmek" olgusunu ilk önce otistik çocuklar ile yaptığı çalışmalarda hayata geçirdi. Spor ve sanat ile tedavinin yanı sıra, farklı olanların topluma uyumunu sağlayarak birlikte yaşamayı öğretmeyi hedefliyor.
Victor Ananias / Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği – www.bugday.org
Victor Ananias Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilen bir çok ekolojik yaşam uygulaması, bu yöndeki bütüncül projelerin vizyonunun oluşturulması, hayata geçirilmesi gibi adımlarda aktif oldu. Kurucularından olduğu Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’yle ekolojik mimari, ekolojik tarım, tüketim bilinci, sürdürülebilir kırsal kalkınma gibi konularda çalışmalarını sürdürüyor.
Güneşin Aydemir / Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği – www.bugday.org
Yaklaşık 15 yıldır çeşitli doğa koruma projelerinde ve sivil toplum kuruluşlarında gönüllü, yarı gönüllü ve profesyonel olarak çaba gösteren Aydemir, 2003 yılından bu yana doğa koruma konusundaki etkinliklerini kısıtlayarak doğayı koruyan yaşam biçimlerine yöneldi. Aynı amacı taşıyan Buğday Derneği içerisinde, yöneticilik, proje üretimi ve uygulanması, yürütülen projelerin koordinasyonu alanlarında çalışmalarını sürdürüyor. Amacı, paranın çok kısıtlı kullanıldığı, üretim ve tüketim ilişkilerinin ve ihtiyaçlarının doğanın sınırları ile tanımlandığı yaşamsal bir birlik oluşturmak. Bunun için aynı yolda yürüdüğü arkadaşları ile birlikte Küçükkuyu - Çanakkale'de ekolojik bir bölgenin kurulması için adımlar atıyor.
Naşide Buluttekin / Umut Işığı Kadın Kooperatifi
Naşide Buluttekin, Diyarbakır’da, yoksul kadınların kendi örgütlerini kurmalarına ve kendi ihtiyaçları için harekete geçmelerine inandığı için, sahada çalıştığı kadınlarla Umut Işığı Kooperafi’ni kurdu. Diyarbakır’ın fakir ve suç oranının Türkiye çapında oldukça yüksek olduğu bir mahallesinde açtığı ana çocuk eğitim merkezlerinde, anneleri de eğitim sürecine katarak çocukların sağlıklı olarak gelişimine destek veriyor. Okul öncesi eğitim modelini, bu mahallelede yaşayan ”mahalle anneleri” aracılığıyla ugulayan Naşide Buluttekin, çocukların suça ve sokağa itilmesini engelliyor. Umut Işığı Kadın Kooperatifi bir yandan çocukların sağlıklı gelişimine destek olurken, mahallede yaşayan kadınlara da bir çok alanda eğitim veriyor, toplumsal yaşama aktif olarak katılımını sağlıyor. Kooperatif, kurulduğu 2002 yılından bu yana 1000 kadar çocuğa eğitim olanağı sağladı.
İbrahim Betil – Danışman Üye / Toplum Gönüllüleri Vakfı - www.tog.org.tr
İbrahim Betil, Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Toplum Gönüllüleri Vakfi'nda (TOG) 17-25 yaş grubunda duyarlı bir gençliğin oluşumuna katkıda bulunmayı, bu genç gönüllülerin katılımı ve öncülüğünde; çeşitli sosyal hizmet projelerinin, ilgili kurumların desteği ile hayata geçirilmesini ve gençlerin enerjisini toplumsal yarara dönüştürebilmeyi amaçlıyor.
Şengül Akçar / Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı – www.kedv.org.tr
1986’da Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı'nı kuran Şengül Akçar, yoksullukla mücadelede katılımcı süreçler yaratarak kadınların liderlik ve girişim kapasitelerini geliştirmeyi amaçlıyor. Öncelikle erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetlerini yoksul kesimde yaygınlaştırmak üzere yeni bir model geliştiren Akçar, annelerin liderliği, aile ve mahalle katılımını ve alternatif bir eğitim yaklaşımını içeren, uluslararası ödül alan bu modelle on binlerce kadın ve çocuğun bu hizmetlerden yararlanmasını sağladı. Kadınlara yerel düzeyde örgütlenme modeli sunarak, sosyal ve ekonomik girişimlerine ve yerel kararlara dahil olma çabalarına kurumsal bir kimlik kazandırmak üzere kadın kooperatifleri fikrini geliştirdi. Türkiye'de ilk mikrokredi uygulamasını hayata geçiren Akçar bu proje ile 7000’den fazla kadını iş sahibi yaptı.
Nebahat Akkoç / KAMER - www.kamer.org.tr
1997 yılında KA-MER'i kuran Nebahat Akkoç, kadınların acil ve kritik ihtiyaçlarına cevap verirken, aynı zamanda kadınların birer vatandaş, eş, anne olarak haklarının farkındalığını artırmasını amaçlıyor. 160 kadının namus cinayetine kurban gitmesini engelleyen Akkoç, Diyarbakır, Mardin, Batman, Bingöl, Kızıltepe olmak üzere 23 ayrı ilde kadınları ve haklarını korumak adına çalışmalarına devam ediyor. Time dergisinde yayınlanan “modern çağın kahramanları” listesinde yer alan Nebahat Akkoç, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde güçlü bir kadın hareketi yaratılmasının mümkün olacağını düşünüyor.14
SOSYAL GİRİŞİMCİLİK DÜNYA ÖRNEKLERİ
1. Fazle Abed / Bangladeş
Fazla Abed, dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşunun kurucusudur. Bu kuruluşun 30 binin üzerinde çalışanı vardır. Abed, eğitim, sağlık, sosyal ve mali işler konusunda yeni fikirlerin ortaya çıkmasına öncülük etmiştir. Ayrıca yerel kalkınma için bölge insanlarına yetki ve ihtiyacı olan milyonlarca kişiye de hizmet vermiş; “Yoksulluğun gücünü organize etmiştir.” Çalışmaları başka ülkeler tarafından süratle örnek alınmış, modeli bütün dünyaya yayılmıştır. Fazla Abed, çalışmalarının yaygınlaşması için birçok eğitim programı uygulamakta ve kitap yayımlamaktadır.(www.brac.net)
2. Peter Eigen / Almanya
Peter Eigen, 1993 yılında kurulan Toplumsal Saydamlık Hareketi’nin kurucusudur. Eigen, yolsuzluğa karşı verilen mücadelenin küresel lideridir. Yolsuzluğun kişisel değil sistemle ilgili bir sorun olduğundan yola çıkarak çeşitli araştırma yöntemleri geliştirdi. Böylelikle programını her seviyedeki insanın anlayıp takip edebilmesini mümkün kıldı. Onun liderliği sayesinde sistemin yerelden küresele doğru değişmesini takip etmek ve yönlendirmek mümkün olabiliyor (www.transparency.org).
3. Oded Grajew / Brezilya
Oded Grajew, Dünya Sosyal Forumu’nun kurucusudur. Kâr amacı gütmeyen 80 bin kuruluşun katıldığı bu forum dünyada kapitalizme karşı alternetif bir çözüm önerisi oluşturmayı amaçlamaktadır. Grajew, küreselleşen dünyada tek seçeneğin kapitalizm olamayacağını düşünen ve bu konuda çözüm üretmek isteyen kişi ve kuruluşların güç birliği yaptığı uluslarası bir platform oluşturmuştur. Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na alternatif oluşturmak üzere çalışmalar yapılmaktadır. Dünya Sosyal Forumu, alternatif bir dünyanın nasıl mümkün olabileceğine ilişkin düşünceleri ve entelektüel sermayeyi geliştirmeyi hedefliyor. Neo-liberal küreselleşmenin, dünyamızda yarattığı derin tahribata karşı etkin bir direnme örgütlüyor. Oded Grajew, aynı zamanda başkanı olduğu Ethos İş Dünyası Sosyal Sorumluluk Enstitüsü’nü de kurmuştur (www.worldforum.org).
4. Alice Tepper Marlin / ABD
Alice Tepper, Uluslararası Sosyal Sorumluluk Vakfı’nın kurucusudur. Bu vakıf, birinci sınıf standartlar oluşturan ve kurumları denetleyen bir kuruluştur. İş yerleri, iş ve toplum için oluşturduğu standartlar (SA8000) dünyada 40’tan fazla ülkede ve 40’tan fazla sanayi dalında kullanılmaktadır (www.sa-intl.org).
5. Jeroo Billimoria / Hindistan
Jeroo Billimoria, Hindistan’da büyük bir problem olan sokak çocukları için yine sokak çocukları tarafından yönetilen bir bedava yardım hattı kurdu. Şu anda 58 şehirde servis veren ve gittikçe yayılan bu sistem, çocukların sadece bir telefon numarası çevirerek 24 saat boyunca gerek polis gerekse sağlık desteği alabilmesini sağlıyor. Şu ana kadar 2 milyonun üstünde çağrı işleme alınmış durumdadır. Bu projenin 100 başka şehirde de başlaması hızlı bir şekilde uluslararası boyuta geçtiğini gösteriyor.
6. Dener Giovanini / Brezilya
Dener Giovanini, dünyada üçüncü en büyük yasadışı ticaret olan vahşi hayvan kaçakçılığına Brezilya’da son vermek için ulusal bir ağ kurdu. İletişim aracı olarak interneti kullanarak 580 organizasyon ve 30 bin bireye ulaştı. Amacını gerçekleştirmek için bazı kuralların değişmesini sağladı. Örneğin, polislerin, soyu tükenmekte olan hayvanlara bakmaktan kaçınmalarını engelledi.
7. J.B. Schramm / ABD
ABD’de yüksek öğrenim paralıdır. Eğer lisede not ortalamanız yüksek ve başarılı bir öğrenciyseniz ve ekonomik durumunuz iyi değilse burs alarak okuyabilirsiniz. Öteyandan, derslerde çok başarılı olmasanız da eğer ailenizin gelir durumu okul parasını ödeyecek kadar iyi ise yine üniversitede okuma şansına sahip olabilirsiniz. Dersleri orta derecede olan, gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarının üniversiteye gitme oranı yalnızca yüzde 34’tür. Bunu değiştirmek isteyen Schramm, College Summit adında bir program başlatmıştır. Bu sayede üniversiteye hazırlanma sürecinde pek de şansı olmayanları dört günlük bir seminerle 6 aylık başvuru sürecine hazırlıyor. Bu seminere katılan düşük gelir seviyeli öğrencilerin üniversitelerden kabul alma oranı, geçmiştekinin iki katını aşarak yüzde 79’a çıkmıştır. Üniversiteye girenlerin mezun olma oranı ise yüzde 80 gibi çok yüksek bir rakamdır. Bu gidişle 10 yıl içinde 4 milyon insan orta sınıfa geçiş yapabilecektir.
8. Petra Vitousova / Çek Cumhuriyeti
Petra Vitousova, Çek Cumhuriyeti’nde giderek artan suç oranına karşın, bu olayların mağdurlarının neredeyse hiçbir yasal hakka sahip olmamasına dur demek adına bir dernek kurdu. Bu dernek mağdurlara danışmanlık, olay sonrası psikolojik ve yasal yardım gibi çeşitli hizmetler verirken aynı zamanda ülkede bu konuyla ilgili bir yasanın değiştirilmesini de sağlamaya çalışıyor. Bu reform başka ülkelere de sıçrıyor.
9. Veronica Khosa / Güney Afrika
Güney Afrika’daki sağlık sistemi, Ashoka üyesi Veronica Khosa’yı hüsrana uğratmıştı. Hemşire olan Veronica, hasta insanların daha da hasta olduğunu, yaşlı insanların doktor bulamadığını, boş yatak olmasına rağmen HIV’li hastaların hastanelere kabul edilmediğini görmüştü. Bunun üzerine Tateni Home Care Nursing Services’i kurarak, ülkesinde “home care” (evde bakım) anlayışını başlattı. Başlangıçta hiçbir şeyleri olmamasına karşın, Veronica ve ekibi yollara düşerek insanlara evlerinin rahat ve güvenli ortamında, o güne kadar hiç görmedikleri sağlık hizmeti sundular. Sadece birkaç yıl sonra, devlet Veronica’nın projesini kendine uyarladı ve öncü sağlık kuruluşlarının tanımasıyla bu fikir, Güney Afrika’nın dışına da yayıldı. Veronica gibi sosyal girişimciler, sosyal problemlerin çözümüne geniş bir çerçeveden yaklaşmaktadır.
10. Tomasz Sadowski / Polonya
Tomasz Sadowski, Polonya’da eski sistemden boş kalan devlet çiftliklerine evsizleri yerleştirip onların yaşadıkları çiftliklere sahip çıkmasını ve tarlaları ekip biçmelerini sağladı. Böylelikle hem boş kalan çiftliklerde tekrar üretim başlamış oldu hem de evsizler ev ve iş sahibi oldu.
11. Rogelio Padilla / Meksika
Rogelio Padilla, sokaklarda çalışan ve / veya yaşayan çocuklara barınma, beslenme ve iş imkânı sağlamanın yanı sıra, sevgi dolu bir yuva ortamı yaratarak onların kendi kendilerine yetebilmelerini ve özgüven kazanmalarını sağlıyor.
Görüldüğü gibi, yukarıda verilen 11 örnekte, sosyal girişimci balık tutmayı öğretmeyi değil, balıkçılık sistemine yeni çözüm önerileri getirmeyi amaçlamaktadır. Başka bir deyişle, var olan yapıyı değiştirerek, yeni ve yaratıcı çözümler bulup kabul edilecek hâle getirene kadar mücadele vermektedir. Toplumun tıkanmış noktalarını tespit edip onları dönüştürmeyi sağlayacak yeni fikirler geliştirmektedirler. Sosyal girişimcilerin yarattığı devrim, toplumun kendini yapılandırma biçimini ve sosyal sorunlara yaklaşımını kökünden değiştirmektedir.
Fazle Abed, Peter Eigen, Oded Grajew, Alice Tepper Marlin ve Ashoka kurucusu Bill Drayton geçen sene bir araya gelerek Sosyal Girişimcilik Küresel Akademisi’ni kurdular. Böylelikle sosyal girişimciliğin dünyada gelişmesi ve dünyayı etkilemesi için güç birliği oluşturmuş oldular.
KAYNAKÇA
Yönet, Ender (2005), "Kurumsal Sosyal Sorumluluk Anlayışında Son Dönemeç: Stratejik Sorumluluk", Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 13, Mayıs.
Toplumsal Sorunlara Yönelik Bir Duyarlılık Örneği Olarak Sosyal Girişimcilik; Aktan, Coşkun Can ve Deniz Börü (2007), "Kurumsal Sosyal Sorumluluk", İçinde: İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) Yayını.
Denizalp, Hülya (2007), Toplumsal Dönüşüm İçin Sosyal Girişimcilik Rehberi, Ankara: Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Yayınları.
Göcenoğlu, Ceyhun ve Işıl Onan (2008), Türkiye'de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Değerlendirme Raporu, Ankara.
Sosyal Faydada Pazarlamanın Yeri, Nil Şişmanyazıcı Navaie (MarketingTurkiye - Ekim 2005, Bilgi Bankasi)
Gürgen, Haluk (2008), "Kurumsal İtibar Yönetimi ve Sosyal Sorumluluk", 7.Sanayi Kongresi'nde Sunulan Bildiri, http://www.iso.org.tr/kongre/Kongre_2008/Sunumlar/2A-3-Haluk-Gurgen.ppt
Sosyal Girişimcilik ve Sivil Toplum Kuruluşlarında İyi Yönetişim, Dr. Yılmaz ARGÜDEN (28.03.2005)
Meral Tamer, Hayırseverliği Bırak Sosyal Girşimci Ol (Milliyet; 30 Kasım Pazar 2008)
CEYDA AYDEDE, Balık Tutmayı Öğretecek Girişimciler Aranıyor (www.globaltanitimblog.com, Şubat 10, 2007)
Haber kaynağı: Zaman(12 Aralık 2006, Salı)
http://turkey.ashoka.org/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder